2013 sonbaharına sadece eğitim kamuoyunu değil bütün ülke siyasetini meşgul eden ‘dershanelerin kapatılması’ tartışması damgasını vurdu. Dershanelere bu süreçte birçok anlam yüklenmekle birlikte, temel iddialardan biri, kapatılmalarının (yeni liselere giriş sınavlarıyla birlikte) standart teste dayalı seçme eleme sisteminde bir dönüşüm anlamına geldiğiydi. Somel ve Nohl tartışmanın Türkiye’de hemen hiç ilgi görmeyen bir boyutuna dikkatimizi çekmekte: Standart teste dayalı seçme eleme sınavları sadece teknik uygulamalar olarak görülemezler, kendilerine ait bir eğitim kültürünün taşıyıcısıdırlar. Bu eğitim kültürü Türkiye’de sınavların uygulanmaya başladıkları 1970’lerden bugüne eğitimde ve istihdam piyasasında oldukça kurumsallaşmıştır. Standart teste dayalı eğitim kültürü, temsilcisi olarak görülen örgütlerin (dershanelerin) ortadan kaldırılmasıyla silinemez. Nitekim veli ve öğretmen beklentilerinde ve dahası devlet okullarının günlük pratiklerinde yerleşiklik kazanmıştır. Somel ve Nohl tasvir edilen bu durumu beş ilköğretim okulundan topladıkları verilerle tartışmaya açıyorlar. Bu tartışma esnasında devlet okulları arasındaki eşitsizliklere dikkat çeken araştırmacılar tartışmayı derinleştirmekte.
R. Nazlı Somel, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamlamanın ardından Helmut Schmidt Üniversitesi’nde doktorasına başladı. Aynı zamanda sunuşun dayandığı verilerin toplandığı ‘Eğitim ve Toplumsal Değişim’ başlıklı araştırma projesinde Prof. Nohl’le birlikte çalışmakta. Somel’in Türkiye’de eğitim siyasetini sosyolojik verilere dayalı olarak tartıştığı birçok yazı ve makalesi bulunmakta.