Dünyadaki bilgi hazinesinin ancak küçük bir kısmı okullarda anlatılabilir. Belirli mevzular, yapısal engeller yüzünden yahut ahlakî gerekçelerle müfredata alınmaz; kapsama alanı dışında kalır. Bunlar aslında önemsiz bilgiler olmasa da okuldaki bilindik usullere ters düşer. Oysa tarımın, merhametin yahut aşkın öğretilmesi için farklı modeller, farklı ilişkiler tesis etmek gerekir. Geniş anlamıyla eğitim, insanın çevresine intibak etmesi ve yeni durumlar karşısında kullanabileceği fiziksel-bilişsel beceriler kazanmasıdır. Ancak bunlar, bugün okullarda aktarılanlardan çok daha fazlasını içermelidir. Bilhassa iklim değişikliği, su kıtlığı, sürdürmesi mümkün olmayan petrol güdümlü endüstri, mega-şehirler gibi yeni meseleler karşısında insanın kurduğu ilişkilerin de çeşitlenmesi, daha doğrusu olabildiğince çok ilişkinin kapsama alanına girmesi gerekir. Yaratıcılık, bu ilişkilerden doğar; bunu budamak öncelikle yaratıcılığı yok eder. Konuşma, bugünkü eğitim sisteminin (ister istemez) ne tür ilişkiler kurduğu ve ne tür ilişkileri dışarıda bıraktığı üzerine. Örnekler üzerinden yeni intibak modelleri tartışılacak.
Sezai Ozan Zeybek: Coğrafyacı. Postkolonyal çalışmalar ışığında önem arz etmediği düşünülen failleri, üretken olmayan zamanları ve kıyıda kalmış mekânları tahlil ediyor. Köpeklerin, bebeklerin ya da mahalle kahvesinde gün deviren adamların hikâyelerine bakıyor. Bu esnada zaman-mekân kurgularını, kapitalizmi sorguluyor. Şu aralar ekoloji ve bilhassa hayvancılık meseleleri üstüne düşünüyor-yazıyor. Bir yandan militarizmle, erkeklik kurgularıyla uğraşıyor.